Büyülü Çember ‘Mandala’
Hepimiz boş kağıt üzerine yaptığımız daire, kare ya da serbest biçimli karalamalarla zihnimizi boşaltmışızdır. Bir merkez noktadan yola çıkarak çizilen haklar, halkalara geçen kareler ve diğer formları çizen ilk kişiler aslında bizler değiliz.. Yaklaşık 40.000 yıl öncesine dayanan bu form çizimleri bazı mağara resimlerinde karşımıza çıkmakta. İlk örnekleri Batı Tibet’teki Khartse Vadisinde bulunan kalıntılarda tavan ve duvar boyaması olarak rastlanan bu şekiller ‘mandala’ olarak isimlendirilir. Mandala, Hindistan kökenli dinlerde metafiziksel ve sembolik olarak meta veya mikro kosmosu gösteren şekillere verilen isimdir. Sanskritçe ’de enerji ya da öz anlamına gelen ‘manda’ ve kap anlamındaki ‘la’ kelimelerinin birleşimiyle ortaya çıkan ‘mandala’ , kelime anlamı olarak ‘enerjiyi saklayan kap’ anlamına gelmektedir. Tibet ve Hindistanlı rahipler tarafından günler süren bir çalışma sonucu, spiritüel gelişim amacıyla oluşturulan mandala sembolleri, Hinduizm ve Budizm dinlerinde ritüel ve meditasyon amaçlı kullanılırdı. Bir mandalaya başlamak için rahipler ‘mantra’ adı verilen ilahi ile açılış seremonisini başlatır, müzikal bir ritüel ile mandala oluşturacakları alanı kutsarlardı.
Törenlerde kum ve taş gibi çeşitli malzemeler ile yapılan mandalalar, yapımları bittikten sonra, hayatın geçiciliğini, maddeye duyulmaması gereken bağlılığı sembolize edip, modelde kullanılan malzemeleri bir kavanoza toplayarak yakın alandaki bir göle döküp yıkım ayinini tamamlarlardı.