Osmanlı Devleti döneminden bu yana kahve, kültürümüzün önemli bir parçası olmuştur. Öncelikle saray mensuplarının tadına vardığı kahve sonrasında tebaaya inmiş ve kahvehaneler vasıtasıyla reayanın da beğenisine sunulmuştur. Zaman geçtikçe kahve uzun sohbetlerin bir numaralı eşlikçisi kız isteme törenlerinin mihenk taşı olmakla birlikte toplantıların ve hayatlarımızda karşılıklı iletişim gerektiren bir çok aktivitenin vazgeçilmezi olmuştur. Yine zaman içerisinde kahvenin servis edilme şekilleri de sürekli değişkenlik göstermekle birlikte ana teması üç aşağı beş yukarı aynı kalmıştır. Acı bir kahvenin yanına güzel bir Türk lokumu veya su ya da ev sahibinin hazırladığı el emeği göz nuru bir tatlı servis esnasında kahve yanına verilen ikramlıklardan yalnızca birkaç tanesi. Yanında verilen ikram kadar kahvenin servis edildiği fincan da yine bizler için önem arz etmektedir. Kahvenin Osmanlı’ya geldiği ilk dönemlerde küçük bakır bardaklarla servisi yapılıyordu. Zaman geçtikçe bu bakır bardaklar yerini porselen bardaklara bıraktı. Teknoloji geliştikçe bu porselen bardakların ya da fincanların üzerine çeşitli desenler çizildi veya baskılar yapıldı. Tarihler günümüzü işaret ettikçe kahve fincanlarına olan düşkünlük azalmak şöyle dursun eskisinden çok daha fazla artış gösterdi.